Son Bir Kıvılcım Daha

Londra’da 1805’in güneşli bir nisan sabahı, bir umut belki 5-10 dakika bütün kış karanlık bulutların altında gizlenen o parlak yaşam kaynağının nimetlerinden yararlanabilirim beklentisi ile Thames kenarında bir yürüyüş yapmak üzere kendini sokağa atıyorsun. Bu yürüyüş o hayal ettiğin romantik,  temiz havayı doyasıya ciğerlerine çekebildiğin keyifli bir gezinti olmaktan çok sanki bir korku filmi sahnesi …

Son Bir Kıvılcım Daha Devamını Oku »