Ateş

Gürültüleri artmıştı, daha da kalabalık olmalılardı şimdi. Alevler her yerdeydi artık. Birileri birilerine bağırıyordu. Metin! Behçet! Nesimi Abi! Duman… Seslenecek oldum, yersizdi. Öksürükler, hırıltılar… Nefes alamıyordum. Burun deliklerimi iki elimle kapattım. Bir merdiven basamağına sinmiştim. Zehirlenmiş bir köpek gibi tir tir titreyerek ölecektim az sonra. Ayaklanacak oldum. Ne yapabilirdim? Öksürük durmuyordu. Uyuşma başlamıştı çoktan. Behçet’e seslendim. Behçeeeet! Behçeeeet! Yoktu. Duman artmış, sesler kesilmişti, göz gözü görmüyordu. En iyisi sonu görmemek, gözlerimi kapatmak olacaktı. Ellerim burnumdan yukarı kaydı, avuçlarımı artık yetersiz kalan gözkapaklarımın üstüne koydum sıkıca. Sadece duman soluyordum artık. İçerisi yalnızdı, onlar kalabalık… Hangi ara içerisi dışarıyı bastırmıştı? Az sonra titremeler başlardı, belki kasılmalar. Allahtan kendimden geçecektim hemen ardından. Önce saçım, sonra etim, bir mum gibi… Çare yoktu: Öksürükler içerisinde oturdum ve beklemeye başladım. Ateş yaklaşıyordu.

Shopping Cart
Scroll to Top